Keneye 4 yılda 43 kurban
Sağlık Bakanlığı Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi(KKKA) Bilimsel Kurulu'ndan yapılan açıklamada, son 4 yılda 815 vaka ve 43 ölüm hadisesi meydana geldiğini kaydedildi.
Türkiye'de hastalığın ilk kez Kelkit Vadisi ve çevresinde yer alan illerde görüldüğü kaydedilen açıklamada, "Hastalık ülkemizde bugüne kadar başta Kelkit Vadisi civarı ağırlıklı olmak üzere, 22 ilde görülmüştür. Yıllara göre vaka sayıları; 2002-2003 yılı, 150 vaka, 6 ölüm, 2004 yılı, 249 vaka,13 ölüm, 2005 yılı, 266 vaka, 13 ölüm ve 2006 yılı ilk altı ayı itibariyle 150 vaka ve 11 ölüm olayı şeklinde gerçekleşmiştir. Toplamda ise 815 vaka ve 43 ölüm hadisesi olmuştur. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi vakalarındaki ölüm hızı dünyada genel olarak yüzde 30'lar ve üzerindedir. Ülkemizde ise bu oran yüzde 5'ler civarındadır. Virüsün, küçük odaklar seklinde yaban hayvanları ile kene arasında devamlılığını sağladığına inanılmaktadır.
Hastalık, yaban hayatı ile insanların iç içe olduğu bölgelerde kene sayısının artısına bağlı olarak çıkmaktadır. Yaban hayvanlarıyla evcil hayvanların karsılaşmaları veya gece gündüz farkı da olsa aynı veya yakın alanları kullanmalarıyla evcil hayvanlara kene geçişi olmakta ve virüs için yeni çoğalma alanları oluşmaktadır. Evcil hayvanlara yapışmak suretiyle beslenen enfekte kenelerin yumurtalarıyla otlaklar ile hayvanların yaşadığı diğer alanlar da riskli alanlar haline gelebilmektedir. Virüsler hayvanlarda genellikle belirti veren bir hastalığa yol açmamaktadır. Hasta insanların kanlarıyla kontrolsüz temas ile insandan insana hastalığın geçebilmesi de söz konusudur. Hastalık ani başlayan ateş, baş ağrısı, kırıklık, halsizlik, kas ağrıları, belirgin iştahsızlıkla baslar. İshal ve kusma da görülebilir. Bazı olgularda vücudun değişik bölgelerinde kanamalar (burun kanaması, dişeti kanaması, iç organ kanaması ve cilt altı kanaması vb.) görülür ve hastalık ağır seyredebilir" denildi.
Açıklamada ayrıca, kişisel tedbir olarak alınması gereken önlemler şu şekilde sıralandı:
"Kene riski olan yerlerde bulunulduğunda, vücudu tamamen örtecek giysiler giyilmelidir.
Kenelerin vücuda girebileceği olası açıklıkların kapatılması önemlidir. (Pantolon paçalarının çorap içine konulması, çizme giyilmesi vb.)
Kenelerin bulunduğu alanlara gidilirken vücudun açıkta kalan alanlarına ve elbiselere cilde sürülebilen böcek kovucu maddelerin (repellent) uygulanması, korunma için etkili olmaktadır.
Dış elbiselere, yıkamaya da dayanıklı olan, etki süresi uzun kene öldürücü ilaçlar sürülmesi etkili bir korunma aracı olabilir.
Eve gelindiğinde vücut kene yönünden kontrol edilmeli, kene varsa bir cımbızla, kenenin deriye yapıştığı yerden tutulup sağa sola oynatılarak çivi çıkarır gibi çıkarılmalıdır.
Yine risk altındaki kişilerin, sık aralıklarla kene yönünden vücut muayenelerini yapmaları önemlidir. Kene vücuttan ne kadar kısa sürede çıkarılırsa hastalık riski de o kadar azalmaktadır.
Keneyi vücuttan uzaklaştırmak için sağlık kurulusuna başvurmaya gerek bulunmamaktadır. Vücuttan kene uzaklaştırmak usulünce yapıldığı takdirde kolayca ve risksiz yapılabilecek bir işlemdir.
Vücut üzerindeki keneler öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır.
Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla üzerlerine sigara basmak veya kolonya ve gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır.
İnsanların veya hayvanların kanlarına korunmasız temas yapılmamalıdır."
Bilim Kurulu açıklamasında kene sayısının azaltılmasına yönelik tedbirler ise şu şekilde açıklandı:
"İlaçlama çalışmaları, çiftlik hayvanlarına yönelik kene mücadelesi ile hayvan barınaklarının ilaçlanması uygun olmakla birlikte, geniş çevre ilaçlamaları faydalı bulunmamaktadır."
|